23 Ağustos 2011 Salı

“Ecinniler-Rusça Katiplar ve Onları Okuyanlarla Maceralar”

Akademisyen, roman kahramanları arasına karışırsa!

“Ecinniler-Rusça Katiplar ve Onları Okuyanlarla Maceralar” , New York’ta doğan, Stanford Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat doktorası yapan Elif Batuman’ın ilk kitabı.

Öyle sadece akademisyenler için yazılmış görünen, karmaşık kuramsal ifadeler, içinden çıkılması zor çeviri cümlelerle okuru bunaltan kitaplardan değil. Tersine eğlenceli, bilgilendirici.
http://tureykose.blogspot.com/2011/08/ecinniler-rusca-katiplar-ve-onlar.html


“Akademisyen” yazarımız sevdiği Rus yazarların peşine takılıyor; Rusça, Özbekçe öğreniyor, Rusya’ya, Semerkand’a gidiyor. Tolstoy’un, Dostoyevski’nin, Babel’in kitaplarını, yazıldıkları dönemi ve atmosferi incelerken, hayatın içinden “güncel” bir bakış açısı ve yorum ekliyor. Gezilerini, izlenimlerini anlatırken bizi hem Rus yazarların dünyasına-zamanına götürüyor, hem de roman kahramanlarıyla kişisel yaşamı-zamanımız arasında özdeşlikler kuruyor...

Kitabın yayımlanması öyküsünün başında, Elif Batuman’ın “yaratıcı yazarlık”la “edebiyat eleştirisi” arasında yaptığı seçim var. Batuman “yaratıcı yazarlık kültürünün ‘zanaat’ idealini hatırlatması” nedeniyle eleştiriyi seçmiş. “‘Kuram’ın herhangi biri için edebiyatı yıkma gücüne sahip olduğuna, insanın sevdiği bir şeyi inceleyerek tehlikeye atmasının mümkün olduğuna inanmaktan” vazgeçmiş. “Sevgi bu kadar narin bir şey miydi? Sevginin amacı da insana daha çok öğrenme, daha derinlere dalma, cinlere karşıma isteği vermek değil miydi” sorularından yola çıkmış...

Özellikle “Tolstoy’u kim öldürdü” ve “Ecinniler” başlıklı bölümler keyifle okunuyor. Banyosundaki tartıyı kütüphaneye götürüp Tolstoy’un toplu eserlerini tek tek tartan bir akademisyenden söz ediyoruz. Tolstoy’un doğduğu, Savaş ve Barış ile Anna Karenina’ya yazdığı ve gömüldüğü yer olan Yasnaya Polyana adlı çiftlikte yapılan Uluslararası Tolstoy Konferansı’na katılan uzmanlar, Tolstoy’un hayatı ve ölümü ile ilgili tartışmalar kitabın en renkli, çarpıcı, heyecanlı -bir inceleme kitabında da heyecan oluyormuş- bölümleri.

Elif Batuman’ın kitabını gezi yazısı, deneme, inceleme, hatta zaman zaman bir romanın-öykünün parçaları gibi okumak olanaklı.

Dante toplantısı için Floransa’ya gelen Batuman’ın kendini Dostoyevski’nin 9 ay geçirdiği apartmanın önünde bulduğu bölümde büyük yazarın “Dante’nin şehri”nde Budala’yı bitirdiğini ve hatta bu kentteki günlerini “Sibarya sürgününden daha kötü” diye nitelendirdiğini öğreniyoruz. Öte yandan, Elif Batuman’ın yüksek lisans yıllarında hayatına giren ve Ecinniler’in şeytansı bir cazibesi olan kahramanı Stavrogin’i çağrıştıran Hırvatistan’dan gelmiş Matey’in öyküsü başlıbaşına bir öykü-roman parçası tadında. Dostoyevski’nin kahramanlarının çözümlendiği kuramlar ile “akademisyenimizin” yaşamı arasındaki koşutluklar hem okuma kolaylığı sağlıyor, hem de “kuram”ı canlandırmaya yarıyor.

Elif Batuman’ın Özbekçe öğrendiği Semerkand’daki günleri, bir gezgin güncesi olarak da okunabilir. Semerkand günlerinde Nasreddin Hoca da var, Ali Şir Nevai de, Puşkin de. Elif Batuman’ın evinde kaldığı Gülya da, kendisine Özbekçe öğreten Muzaffer de, eski Özbek edebiyatı doktorası yapmış Dilaram da, erkek arkadaşı Eric de...“Ecinniler” “yaratıcı yazarlık” ile “edebiyat eleştirisi”ni birleştiren bir kitap. Beni yeniden Toltsoy’a, Dostoyevski’ye, “büyük” Rus yazarlara çağırdı...

————————

Ecinniler-Elif Batuman, Doğan Kitap, 284 sayfa.
_______________________________________________
12 Ağustos 2011 tarihinde Cumhuriyet Ankara ekinde yayımlandı.

3 yorum:

  1. semerkand' a gitmek, ozbekce ogrenmek... bunlar bana fernando pessoa'ya huzursuzlugun kitabi'ni yazdiran -ya da tam tersi- bernardo soares'i hatirlatti:http://verbumnonfacta.blogspot.com/2010/02/bernardo-soares.html

    bir yazarin dunyasina eklemlenmeye calisan, deyim yerindeyse olay yerinden bildiren, bir romani bittigi yerden devam ettiren hatta yeniden yazan kitaplari severim. kaldi ki bir yazar roman kahramanina donustugunde en az yazarligi kadar cazip. bakiniz: baden baden'de yaz.

    ve bu elestri-tanitimin ardindan bu kitaba da bakalim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz geç oldu ama sayenizde/uyarınızla "Huzursuzluğun Kitabı"nı okumaya başladım.Bir "yüksek edebiyat" şöleni. Ama sanıyorum, Elif Batuman'ın kitabından önemli bir farkı var. Batuman yazarlarının peşinde dünyayı dolaşıyor, Pessoa'nın yolculukları ise hep "içe doğru". Selamlar, teşekkürler.

      Türey

      Sil
  2. Türkçeye çok geç kazandırılmış bir eser daha malesef.

    YanıtlaSil