26 Eylül 2012 Çarşamba
Soledad Puertolas’tan Senyora Berg
“Fahriye abla”nın İspanyol versiyonu
Çağdaş İspanyol edebiyatının önde gelen isimlerinden Soledad Puertolas’ın Senyora Berg kitabı, saplantılı ergenlik düşleri ve bunların yetişkinlik dönemine taşınmasının romanı. “Fahriye abla” sendromunun İspanyol versiyonu. Ahmet Muhip Dranas’ın “Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!” dizesiyle özetleyiverdiği tutkunun, saplantının İspanya’da geçen derinlemesine işlenmiş roman hali...
Puertolas bu psikolojik romanda hayat içinde sürüklenen, amaçsız görünen Mario’nun Senyora Berg saplantısını deşiyor. Mario, ailesiyle yakın ilişkiler kuramamış, anne babasıyla ilişkisi mesafeli, kız kardeşiyle soğuk, eşiyle de neredeyse kayıtsızlık içerisinde görünen bir ilişki içinde. Hayata kendini bırakmış, sürükleniyor. Ergenlik döneminde aşık olduğu Senyora Berg’in anısı, kokusu peşini bırakmıyor. Annesinin arkadaşı ve arkadaşlarının annesine karşı hayranlığını “mantıklı, platonik bir düzeyde tutma savaşı” veriyor. “Böyle ulaşılamaz ve belirsiz bir aşkın varlığını tahmin ediyordum ve bu aşk, bize tüm öbür maddesel ve gerçekleşebilir aşkları bulmamızda rehberlik etmeliydi” diyor. Ancak erkeklere “ilham perisi olmayı alışkanlık haline getirmiş” olan Senyora Berg’i kolay unutamıyor, zaman zaman sisler ardında kaybolsa da hep yeniden ortaya çıkıyor ve hayatına silinmez damgasını basıyor. Ona benzeyen, onun gibi ince kumaştan elbiseler giyen kadınların peşine düşüvermesi ve kadınların bacaklarına saplantılı tutkusunun ardından hep Senyora Berg gülümsüyor.
Senyora Berg’le evli, iki çocuklu bir erkek olarak yeniden karşılaştığında eski düşler yeniden yüzeye çıkıyor. Bu kez iki eşit yetişkin olarak karşılaşıyorlar. “Sihirli bir şey oluyor” ve konuşuyorlar. Mario artık Senyora Berg’in çocuklarından yakındığı “çocuklarının arkadaşı” değil. Konuşma sırası onda ve Mario hayatını “Geçmişte Senyora Berg olan, Marta adındaki kadına” anlatıyor. Mario, halâ bu kadında “bakir gülümseyişler” görüyor, halâ kokusundan büyüleniyor. Marta ile karşılaşmaları hep yarım, hep ertelenmiş kalıyor. Geçmiş zamandan gücünü alan ama hep belirsiz bir gelecek zamana ertelenen bir hayat “olasılığı” olarak kalıyor...
Romanın her sayfasına sinen yabancılaşma, iletişimsizlik ve yalnızlık duygusu okurun içine işliyor. Kadınlar ve erkekler büyük bir yalnızlık içinde. Senyora Berg yalnız, Mario yalnız, kız kardeşi Teresa yalnız, annesi yalnız, babası yalnız, karısı Claudia yalnız. Her biri kendi bildiği gibi yaşıyor yalnızlığını. Mario bir tür yabancılaşmayla, kayıtsızlıkla kendini hayata bırakarak; Senyora Berg erkeklere ilham kaynağı olup zamanı yenmeye çalışarak; Teresa abartılı sorumluluk duygusu ve adayışıyla; Claudia kaçışıyla. Hikayeleri zaman zaman birbirine değiyor, ekleniyor, sonra yeniden uzaklaşıyorlar. Geride yalnızlık kalıyor. Aslolan yalnızlıktır...
------------------------------------------------------------
Senyora Berg, Soledad Puertolas, Can yayınları, 263 sayfa.
------------------------------------------------------------
Cumhuriyet Gazetesi Ankara ekinde 4 Eylül 2012 tarihinde yayımlandı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder