“Gülmek,
korkuyu yok etme sanatı”
“Gülmek
köylünün eğlencesi, sarhoşun özgürlüğüdür”
“Gülmek,
köylüleri şeytan korkusundan kurtarır”
Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, geçtiğimiz günlerde “Kadın
iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak”
diye
fetva
verdi. Bu
sözlerle başlayan tartışma; İtalyan yazar, orta çağ uzmanı,
tarihçi, filozof, estetikçi Umberto Eco'nun Gülün
Adı
romanını akla getirdi hemen. 14. yüzyılda bir manastırda geçen
bu romanın merkezinde labirentlerle, cinayetlerle ve hatta
intiharlarla korunan -daha doğrusu- ulaşılması engellenen bir
kitap var. Aristo'nun Poetika'sının ikinci kitabını gülmeye
ayırdığı ve gülmeyi yücelttiği bu kitabı henüz hiç kimse
okumamış. Kütüphaneye kütüphaneci ve çömezinden başka
kimsenin girmesi yasak! Bazı “sapkın” kitaplara ve özellikle
gülmeyi öven bu kitaba hiçbir gözün değmemesi için cinayetler
işleniyor. Sayfalar boyunca “gülmenin caiz olup olmadığı”
tartışılıyor...
Arınç'ın
sözlerinden sonra,
Şadan Karadeniz'in dilimize çevirdiği Gülün
Adı'nı
kitaplıkta buldum, altını çizdiğim sayfaları yeniden okudum.
Ne çok korkmuşlar yüzyıllar boyu gülmekten? Ne de olsa; kiliseyi
korumak, köylünün isyan etmesini engellemek için korkuyu diri
tutmak gerek. İnsanlar gülerlerse korkuyu yenebilirler, otoriteye
başkaldırabilirler. Redhack soruşturmasında gözaltına alınan
oyuncu Barış Atay'ın o kocaman gülümsemesini anımsayın.
“Gülmek devrimci bir eylemdir” demişti o günlerde. Bülent
Arınç -belki de- kadınların kahkaha atmasından korkmakta haklı!
Üstelik sadece “gülmek” de değil, “kahkaha” şiddetinde
gülmek!
Gülün
Adı kitabındaki
Ortaçağ Hristiyan dünyasında din ve bilim, bağnazlık ve
özgürlük, korkuya bağlı inanç ve kuşkuya dayalı güler yüzlü
bilim, kilisede kurumsallaşmış din ve sorgulayan inanç
tartışmaları bugün de çok şey söylüyor. Umberto Eco,
romanını 14. yüzyılda bir manastırda kurgulamış. Ve, romandaki
tartışmalar 7 yüzyıl sonra da güncel. Egemenler hep kelimelerin
kudretinden korkmuşlar. Ve, bir “korkuyu yok etme sanatı”
olarak da gülmekten...
Romanın
kahramanları eski bir sorgucu olan rahip William ile kör rahip
Jorge'nin tartışmaları iki farklı bakış açısını ortaya
koyuyor. Arınç'ın sözleriyle başlayan tartışmaya edebiyat
dünyasından bir katkı olarak, bu kitaptan altını çizdiğimiz
bazı bölümleri paylaşıyoruz:
"Gülmek korkuyu öldürür"
.Güldürüler,
kafirler tarafından seyircileri güldürmek için yazıldı; iyi de
olmadı. Efendimiz İsa, hiç güldürü ya da masal anlatmadı;
yalnızca cenneti nasıl elde edeceğimizi bize öğreten açık
seçik meseller anlattı o.
.İsa'nın
gülmüş olabileceği düşüncesine niçin bu kadar karşısınız?
Gülmenin tıpkı banyo gibi bedendeki sıvıları ya da bedenin
öteki sayrılıklarını, özellikle nedensiz can sıkıntısın
sağaltmaya yarayan iyi bir ilaç olduğuna inanıyorum ben.
.Banyolar
bedendeki sıvıların dengesini yeniden kurar. Oysa gülme bedeni
sarsar, yüz çizgilerini bozar, insanı maymuna benzetir.
.Maymunlar
gülmezler; gülmek insana özgüdür; insan ussallığının
belirtisidir.
.Söz
de insan usunun belirtisidir, ama sözle Tanrı'ya küfredilebilir.
Gülmek delilik belirtisidir. Gülme kuşkunun kışkırtıcısıdır.
.Ama
kimi zaman kuşkulanmak doğrudur. Gülme, kötüleri şaşırtmaya,
onların aptallıklarını açığa çıkarmaya da yarar. (...) Ama
gülmekle ilgili bu incelemede seni korkutan neydi? Bu kitabı
ortadan kaldırarak gülmeyi ortadan kaldıramazsın.
.Gülmek
köylünün eğlencesi, sarhoşun özgürlüğüdür. Gülmek,
köylüleri şeytan korkusundan kurtarır; çünkü aptallar
şenliğinde, Şeytan da zavallı bir aptal olarak belirir; bu yüzden
de denetim altına alınabilir. Ama bu kitap insanın kendisini
Şeytan korkusundan kurtarmasının bilgelik olduğunu öğretebilir.
Köylü, şarap boğazından lıkır lıkır geçerken güldüğü
zaman kendini bey sanır. Gülmek, bir köylüyü bir an için
korkudan kurtarır. Ama yasa korku aracılığıyla kendini kabul
ettirir; yasanın gerçek adı Tanrı korkusudur. Oysa bu kitaptan,
tüm dünyayı yeni bir ateşle tutuşturacak iblisçe bir kıvcılcım
çıkabilir. Ve gülme, Prometeus'un bile bilmediği gibi yeni bir
korkuyu yok etme sanatı gibi tanımlanacaktır. Babalarımızın
sağgörüsü seçimini yapmıştı: Eğer gülme halktan insanların
eğlencesiyse , halktan kimselerin özgürlüğü dizginlenip
aşağılanmalı, sertlikle yıldırılmalıdır.
.Niçin?
Kendi zekamı başkalarının zekasıyla çarpıştırırdım.
.O
zamana kadar sen kendin de Şeytan'ın tuzağına düşmüş olurdun.
Sövgü bizi korkutmaz. Ama eğer bir gün alay sanatı kabul
edilebilir kılınacak olursa; bir gün biri “Tanrı'nın insan
olarak ortaya çıkmasına gülerim” diyebilirse o zaman bu küfrü
durdurmak için hiç silahımız olmayacak.
.Peygamberlerden
kork Adso; gerçek uğruna ölmeye hazır olanlardan da...Jorge
Aristo'nun ikinci kitabından korkuyordu; çünkü o kitap, belki de
gerçekten , kölesi olmayalım diye tüm gerçeklerin yüzünü
nasıl değiştirebileceğimizi öğretiyordu. Belki de insanları
sevenlerin görevi, onları gerçeklere güldürmektir; gerçeği
güldürmektir; çünkü biricik gerçek , gerçeğe duyulan çılgınca
tutkudan kendimizi kurtarmayı öğrenmektir.
---------------
Cumhuriyet Gazetesi Pazar ekinde 10 Ağustos 2014 tarihinde yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder