8 Mayıs 2013 Çarşamba

Ece Temelkuran'dan Düğümlere Üfleyen Kadınlar

Ece Temelkuran’dan kadınların üstüne peri tozu


Ece Temelkuran, Düğümlere Üfleyen Kadınlar romanıyla kadınları can evlerinden yakalıyor, gururlandırıyor, onurlandırıyor, kutsuyor...Kelimeleriyle kucaklıyor, yaralarına merhem sürüyor, saçlarına yaseminler-erguvanlar takıyor, “biz kazandığımızda masal kazanacak” diye yüreklendiriyor...Onlara cesaret büyüsü yapıyor, üstlerine peri tozu serpiyor...

Roman, “Dans edebilecekleri bir devrim” ve “kadınları seven bir tanrı” isteyen kadınların yollarda geçen hikayesi. Bu yol ve yoldaşlık hikayesinde tüm kahramanlar kadın; erkekler “figüran”. Üstelik, bu kadınlar aşk hikayelerinde “kurbanlıkları” üzerinden kahramanlaştırılan kadın karakterlere de hiç benzemiyor. Bildiğiniz “kahraman” kadınlar; önce kendi hayatlarının “kahramanı”, sonra da ülkelerinin...Hem geleneklere, toplumsal kurallara meydan okuyorlar, hem de ülkelerinin kaderine el koymaya kalkışıyorlar...

2 Mayıs 2013 Perşembe

Adil Okay'dan "Ben Çıkana Kadar Büyüme e mi"

Babamın “evi”, annemin “işyeri”: Hapishane

Sizin hiç babanız-anneniz hapse girdi mi? Anneler-babalar günlerinde gözleriniz buğulandı mı? Okulda “veli” toplantılarına hiç “velisi” gel-e-meyen çocuklardan oldunuz mu? Babasıyla dışarıda gökyüzü altında çekilmiş bir tek fotoğrafı olmayan çocuklardan mısınız? Ya da bir parkta annesiyle hiç elele yürüyememiş? Okumayı öğrendiğinizde hapishaneye mektuplar yazıp, “görülmüştür” damgalı mektuplar aldınız mı? Görüş günlerinde mi büyüdünüz? Yoksa, bizzat hapishanede büyüyeyen çocuklardan mısınız? Ekin Şinar gibi. Ekin’in annesi de, babası da hapiste. Hapishanede 3. yılına giriyor. Annesi Gazal Dülek, anlatıyor:

“İlk tutuklandığımda kızım Ekin Şinar, henüz 10 aylıktı. (...) Ekin Şinar 1 yaşına geldiğinde (o sırada babası henüz tutuklanmamıştı) dışarıda zaman geçirsin ve babasına alışsın diye onu ara sıra dışarıya yollamaya başladım. İlk gittiğinde bir hafta dışarıda kaldı. Dönüşünde sütümü bir daha emmedi. (...) Şimdi ise 37 ayını dolduran çocuklar için dışarıda kreşe gitme hakkımızı kullanıyoruz. Servisle sabah götürülüp akşam beşte getiriliyor. Orada yaşadığı tek sıkıntı diğer çocukların anne babalarının kreşe çocuklarını karşılamaya geldiğini görüp bizim neden gelemediğimizi anlayamamak.”

Gazal Dülek, kızını ayda bir açık görüşlerde “babasının kaldığı hapishaneye götürülsün” diye dışarı yolladığını da ekliyor. Ekin, annesiyle babasını hiç birarada görmemiş.