3 Eylül 2011 Cumartesi

‘Çağ’ları Aşan Aşklar

Mehmet İnanç Turan’ın Tarihin Silinmez Mürekkepli Aşkları adlı kitabı zamana yenilmeyen, çağları aşan, kuşaktan kuşağa anlatılan, yazılan, resmedilen, ilham veren “aşk”ları anlatıyor...

Kitapta yazar, sanatçı ve devlet adamlarının “aşık” kimlikleriyle öyküleri var. Aşk, en sert muktedirleri bile “tutsağa” çeviriverir. Bakınız; “Benim tek metresim iktidardır” diyen Napolyon Bonaparte’ın Josephine’e yazdığı mektuplara. “Kıskanç olduğumu sanıyordum ama yemin ederim böyle bir şey söz konusu değil. Senin üzüntülü olduğunu bilmektense, sanırım ben kendi elimle sana bir sevgili bulurdum” diyebilen bir Napolyon’u gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz? Ya da, Freud’u “hayatı boyunca tek kadına aşık olmuş, kıskanç bir erkek” kimliğiyle özdeşleştirebiliyor musunuz? “Kadına mı gidiyorsun kırbacını unutma!” buyuran Nietzche’nin Lou Salome karşısında yaşadıkları da pek öyle eli “kırbaçlı” erkek görüntüsüyle örtüşmüyor...
http://tureykose.blogspot.com/2011/09/caglar-asan-asklar.html


Aşk olur da, ihanet, üçüncü kişiler, acı çekenler, çektirenler olmaz mı? Mayakovski’nin iki kız kardeş Lili Brik ve Elsa Trıolet’le yaşadığı aşklar bir roman gibi okunuyor. Bu iki kız kardeş, Mayakovski ve Aragon’un esin kaynağı olarak da edebiyat tarihinde bir yere sahip. Gala da dahilere esin kaynağı olarak sanat tarihine geçmiş başka bir özgür “aşk” kadını. Hani o güzelim “Okul defterlerine, sırama, ağaçlara, kumlar, karlar üstüne yazarım adını, özgürlük” şiirini yazan Eluard’ın erotik bir tutkuyla bağlı olduğu Gala’ya daha sonra da ressam Salvador Dali tutulur. Edebiyatseverler, Avusturyalı yazar Stefan Zweig ile eşi Lotte’nin birlikte intihar etme öyküsünü bilir. Bu kitapta Zweig’in önceki eşi Maria von Winternitz adlı yazarla inişli çıkışlı ilişkisini de öğreniyoruz. Zweig, intiharından önce de Friderike’ye bir veda mektubu yazmış. Frederike bu mektupları daha sonra yayımlamış, ancak “Lotte ve Stefan” diye imzalanmış mektuplardan “Lotte”in adını silerek. Kıskançlığı birlikte ölüme gitmiş iki insana saygısızlık yapmasını önleyememiştir.

“Tarihin silinmez mürekkepli” aşklarında aşkın tüm halleri var. İlk çarpılma, tutulma, tutku, kıskançlık, ihanet, umut, sancılı tükeniş ve “son” halleri. Kitapta aşka dair bir çok tanım, özlü söz de var... Ama aşk “söz” dinler mi, tanımlara sığar mı? Bizet’in operasında Carmen’in dediği gibi; “Aşk bir çingene çocuğudur, yasa tanımaz”...

_____

Tarihin Silinmez Mürekkepli Aşkları, Mehmet İnanç Turan, Kalkedon Yayıncılık, 364 sayfa.
------------------------------------------
26 Ağustos 2011 tarihinde Cumhuriyet Ankara ekinde yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder