16 Nisan 2012 Pazartesi

“Onca Yoksulluk Varken” faşizm de vardır!

Erzurum Belediyesi, Tiyatrokare’nin “Onca Yoksulluk Varken” adlı oyununun şehirde sahnelenmesine izin vermedi. Tiyatrokare’nin kurucusu Nedim Saban, Emile Ajar’ın aynı adlı romanından uyarlanan oyuna dekordaki “Kahrolsun Faşizm” yazısı nedeniyle izin verilmediğini söyledi. Evet, “Onca Yoksulluk Varken”, “faşizm” de vardır! Bu yasak vesilesiyle Fransız yazar Emile Ajar -ya da gerçek adıyla Romain Gary’yi- bir kez daha selamlayalım...


Romain Gary, dünya savaşı” görmüş “büyük hayatlar” yaşayan yazarlar kuşağından. 20.yüzyıla damgasını vuran yazarlardan biri olan Gary, aynı zamanda yönetmen, senarist, savaş pilotu, diplomat. Tek ada, tek kimliğe sığamamış. Asıl adı Roman Kacew, takma adı Emile Ajar. Başka takma adları da var. 1956 yılında, Cennetin Kökleri romanıyla Goncourt Ödülü’nü almış. 1975 yılında aynı ödülü bu kez Emile Ajar takma adıyla yazdığı Onca Yoksulluk Varken romanıyla kazanmış. Böylece, bir yazara sadece bir kez verilen Goncourt Ödülü’nü iki kez kazanan tek yazar olmayı başarmış. Romanda Momo adlı çocuğun, annesi fahişelik yapan sahipsiz çocuklara bakan Madam Rosa’yla birlikte yoksulluk içindeki yaşamı anlatılır. Romain Gary Goncourt Akademisi ile dalgasını geçerken, edebiyat çevrelerinde bugün bile sürdürülen “Emile Ajar mı daha iyi yazar, Romain Gary mi” tartışmalarını bir yerlerden hırzırca bir keyifle izliyordur herhalde...
Romain Gary’nin yaşamında Amerikalı oyuncu Jean Seberg’in derin bir izi var. Romain Gary ile Jean Seberg 1962-1970 yıları arasında evli kalmışlar. Seberg, daha sonra da Meksikalı yazar Carlos Fuantes’e aşık olmuş. Gary’nin Kadının Işığı kitabında “Seberg’in ışığını” görebiliriz, Fuantes ise Diana-Yalnız Avlanan Tanrıça romanıyla anlatmıştır bu kısacık saçlı, güzeller güzeli kadını. Siyahların haklarını savunan devrimci bir parti olan Kara Panterler’e destek veren ve bu nedenle FBI’nın hedefinde olan Seberg, 1979 yılında Paris dışında bir yerde arabasında ölü bulunmuş. Romain Gary de 1980 yılında Paris’te kendisini tabancayla vurarak intihar etmiş. Dünya, Emile Ajar’ın “O” olduğunu intihar notundan öğrenmiş: “Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşçakalın.”
Cennetin Kökleri, yazarın Almanya’da toplama kampında tutsak olan Morel ile özgürlüğün simgesi olarak düşlediği filleri anlattığı en çarpıcı kitaplarından biridir. Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı romanını yıllar önce okuduğumda çok etkilenmiştim. Bu otobiyografik romanın kahramanları ölümünden önceki son birkaç gün içinde iki yüz elliye yakın mektup yazıp daha sonra düzenli aralıklarla bunları oğluna göndermesi için bir arkadaşına postalayan bir anne ile cephedeki oğludur. Ölümünden sonra 3.5 yıl boyunca oğluna mektuplar yazıp umut, yaşama gücü veren bu “ölü anne”nin mektupları çok dokunaklıydı. Polonya’da bir kuş var, Yıldızyiyiciler, Kral Solomon’un Bunalımı da yazarın ilk akla gelen yapıtları arasında...Yasaklara inat, bu büyük romancıyı okuyun...
--------------------
Cumhuriyet Gazetesi Ankara ekinde 16 Nisan 2012 tarihinde yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder